Uyandırır yumuşacık sesiyle
İçler çiçek açar, bilesin anne
Kapıdan uğurlar bizi neşeyle
Hepimiz hep sana muhtacız anne
………..….Sensiz sanki dalsız ağacız anne
Ya dönüşte bulamazsak yeniden ?
Parlayan nur sönüverse gözünden
Hayat, sarmaz iplerini geriden
Kara toprak alacak, ürkeriz anne
……….…Sensizlik karanlık, korkarız anne
Hazırdır her daim yara sarmaya
Yatarız dizinde huzur bulmaya
Korkarız incecik gönlü kırmaya
Öpünce geçiren merhemsin anne
………..…pahada en ağır dirhemsin anne
Allah’ın verdiği en güzel yârsın
Şiirsin, şarkısın, türküsün, barsın
Kolların sevgiyle hep bizi sarsın
Duana muhtacız , meleksin anne
………….büyülü, mis kokan çiçeksin anne
Yüklendin bizleri yıllar öncesi
Usanmaz taşırsın dertlerimizi
Bin kez öpsek azdır, kutsal elini
Gideceksin diye ağlarız anne
…………sensiz karaları bağlarız anne
Elbet son bulacak bize verilen
Var mıdır anadan fazla sevilen
Biliriz ki dönmez bir daha giden
Yürekten sevgiyi söyleriz anne
….……sen yoksan ışıksız köyleriz anne
Beyaz örtün ile melek gibisin
Elinden düşmeyen tespihle anne
Her derde şükreder, her dem gülersin
Yüzünde cenneti yansıtır anne
……….gülüşün içleri ısıtır anne
Okurken Kur’an-ı azimüşşanı
Sanki var başında nurun o tacı
Yaradan isminde saklı manâyı
Sabırla yavrusun öğretir anne
………Ahmet’e cenneti söyletir anne
Anlatılamazsın bin bir söz ile
Ah yürekler gelebilseydi dile
Yılların yüzüne çizdiği çile
Asil duruşunda saklıdır anne
..…….Yiğidi doğuran şarklıdır anne
Ellere minicik bir diken batsa
Diller O’nu söyler neden o anda
Üzülsek , sevinsek, hep ağlasak da
Adı dua gibi, ilaçtır anne
……..…uzanan kolları kulaçtır anne
Gurbet kuşlarına her dem üzülür
Konuşur dilinden ballar süzülür
Sevgi ummanında aşkla yüzülür
Hep verip almayı bilmeyen anne
……..…kendi gözün yaşı silmeyen anne
Seninle başladı o sonsuz ilim
Annelik denilen muamma bilim
Hem yurdumsun benim hem ana dilim
Canımızı versek az gelir anne
……….ömründen bizlere hep verir anne
Sevgi toprağına atarsın tohum
Asırlara damgayı vuransın anne
Boğazlar nedense hep boğum boğum
Başak gibi verimli olansın anne
……..…yurduma, yuvama doğansın anne
Saklarız gözlerde hayat tuzunu
Sevgimiz eritir hasret buzunu
Hayat yollarının kısa-uzunu
Hep sana çıkıyor bilesin anne
…….….çileli ömründe gülesin anne
Gider isen o dönülmez yollara ?
Yenilirsen bir gün zalim yıllara
Öpemezsek yanağından bir daha
Düşününce bile ağlarız anne.
…..….bilsek, uzun ömür sağlarız anne
Sığamaz destanın yılda bir güne
Damganı vurmuşsun bugüne düne
Sana kalkan eller, kollar ters döne
Yücesin, hesaplar üstüsün anne
…….….sen dünyanın gönül büstüsün anne
Dileriz uzasın verilen ömrün
Dertleri saklayıp, kozalar ördün
Acını gizledin kalbine gömdün
Bize bal eyledin kendini anne
…….…..kırdın cehaletin fendini anne
İçler çiçek açar, bilesin anne
Kapıdan uğurlar bizi neşeyle
Hepimiz hep sana muhtacız anne
………..….Sensiz sanki dalsız ağacız anne
Ya dönüşte bulamazsak yeniden ?
Parlayan nur sönüverse gözünden
Hayat, sarmaz iplerini geriden
Kara toprak alacak, ürkeriz anne
……….…Sensizlik karanlık, korkarız anne
Hazırdır her daim yara sarmaya
Yatarız dizinde huzur bulmaya
Korkarız incecik gönlü kırmaya
Öpünce geçiren merhemsin anne
………..…pahada en ağır dirhemsin anne
Allah’ın verdiği en güzel yârsın
Şiirsin, şarkısın, türküsün, barsın
Kolların sevgiyle hep bizi sarsın
Duana muhtacız , meleksin anne
………….büyülü, mis kokan çiçeksin anne
Yüklendin bizleri yıllar öncesi
Usanmaz taşırsın dertlerimizi
Bin kez öpsek azdır, kutsal elini
Gideceksin diye ağlarız anne
…………sensiz karaları bağlarız anne
Elbet son bulacak bize verilen
Var mıdır anadan fazla sevilen
Biliriz ki dönmez bir daha giden
Yürekten sevgiyi söyleriz anne
….……sen yoksan ışıksız köyleriz anne
Beyaz örtün ile melek gibisin
Elinden düşmeyen tespihle anne
Her derde şükreder, her dem gülersin
Yüzünde cenneti yansıtır anne
……….gülüşün içleri ısıtır anne
Okurken Kur’an-ı azimüşşanı
Sanki var başında nurun o tacı
Yaradan isminde saklı manâyı
Sabırla yavrusun öğretir anne
………Ahmet’e cenneti söyletir anne
Anlatılamazsın bin bir söz ile
Ah yürekler gelebilseydi dile
Yılların yüzüne çizdiği çile
Asil duruşunda saklıdır anne
..…….Yiğidi doğuran şarklıdır anne
Ellere minicik bir diken batsa
Diller O’nu söyler neden o anda
Üzülsek , sevinsek, hep ağlasak da
Adı dua gibi, ilaçtır anne
……..…uzanan kolları kulaçtır anne
Gurbet kuşlarına her dem üzülür
Konuşur dilinden ballar süzülür
Sevgi ummanında aşkla yüzülür
Hep verip almayı bilmeyen anne
……..…kendi gözün yaşı silmeyen anne
Seninle başladı o sonsuz ilim
Annelik denilen muamma bilim
Hem yurdumsun benim hem ana dilim
Canımızı versek az gelir anne
……….ömründen bizlere hep verir anne
Sevgi toprağına atarsın tohum
Asırlara damgayı vuransın anne
Boğazlar nedense hep boğum boğum
Başak gibi verimli olansın anne
……..…yurduma, yuvama doğansın anne
Saklarız gözlerde hayat tuzunu
Sevgimiz eritir hasret buzunu
Hayat yollarının kısa-uzunu
Hep sana çıkıyor bilesin anne
…….….çileli ömründe gülesin anne
Gider isen o dönülmez yollara ?
Yenilirsen bir gün zalim yıllara
Öpemezsek yanağından bir daha
Düşününce bile ağlarız anne.
…..….bilsek, uzun ömür sağlarız anne
Sığamaz destanın yılda bir güne
Damganı vurmuşsun bugüne düne
Sana kalkan eller, kollar ters döne
Yücesin, hesaplar üstüsün anne
…….….sen dünyanın gönül büstüsün anne
Dileriz uzasın verilen ömrün
Dertleri saklayıp, kozalar ördün
Acını gizledin kalbine gömdün
Bize bal eyledin kendini anne
…….…..kırdın cehaletin fendini anne