Nasrettin Hoca’nın eşeği kaybolur..
Hoca ‘ahâli’yi toplar ve şöyle der; ‘Tez eşeğimi bulun. Eğer eşeğimi bulup getirmezseniz, ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum.. Görürsünüz!..’
Bunun üzerine ahâli telaşa kapılır.. Herkes Nasrettin Hoca’nın eşeğini arar. Sonunda bulup Hoca’ya getirirler..
Lakin sormadan da edemezler..
Derler ki Hoca’ya: “Eşeğimi bulup getirmezseniz, ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum.. Görürsünüz!..’ dedin bizi tehdit ettin.. Sahi, eşeği bulup getirmeseydik ne yapacaktın Hoca? Çok merak ettik doğrusu..”
Hoca cevap verir; ‘N’olucak canım.. Tabii ki yeni bir eşek alacaktım!..’
Geçtiğimiz günlerde Başbuğ da bir uyarıda bulundu..
‘Daha fazla üzerimize gelmeyin, sabrımızı taşırmayın..’ dedi bizim ahâliye!.. (‘Bizim ahâli’den kasıt ‘asimetrik mahalle’!..)
Bunun üzerine Fatih Altaylı sordu; ‘Sabrınız taşarsa ne olur ?’
Başbuğ da cevap verdi; ‘Hakkımızı ararız.. Hukuk yoluna gideriz.. Elimizde pek çok bilgi var, onları halkla paylaşırız..’
Aman ne iyi!..
Boşuna telaşa kapılmışız yahu!..
Başbuğ hukuka gidecek.. Üstelik elinde pek çok bilgi var. Onları kamuoyuyla paylaşacak..
İşte ‘asimetrik psikolojik harekatın’ faydaları!.. Demek ki bizim bilmediğimiz bazı gerçekler ortaya çıkacak bu sayede..
...
Bir yanım şöyle diyor;
Başbuğ iki tarafı da idare etmek zorunda.
Bu saatten sonra iktidarı baskı altına alıp sindirmek, susturmak mümkün değil..
Emekli ve muvazzaf onca subay cuntacılıktan, faili meçhul cinayetten, çetecilikten, suikasttan yargılanıyor..
Elde onca bilgi ve belge.. Yargı süreci devam ediyor.. TSK’yı cuntacılardan temizlemenin tam zamanı..
Lakin içeride, mebzul miktarda rahatsız subay mevcut..
Demem o ki, hem içerideki ‘rahatsızları’ rahatsız etmeyecek, yani arada bir asimetrik çıkışlar yaparak onların gazını alacak, hem de hukuka saygılı kalacak, cuntacı temizliğine yardımcı olacak..
Görev süresinin bitmesine de şunun şurasında 6 ay kalmış..
Yani çok zor bir durum..
Velhasıl Başbuğ’un da ‘Karargâh’ta Sefertası Dönemi’ başlamıştır.. Anlayış göstermek lazım..
Diğer yanım ise şöyle diyor;
Başbuğ alenen cuntacılara ‘iyi çocuk’ muamelesi yapıyor.. Darbe planlarını görmezden geliyor..
Cuntacılara hesap sormak yerine, cuntacıları deşifre edenlerin peşine düşüyor..
TSK yıpranmasın diye (!), kâh parmağını sallıyor, kâh yumruğunu masaya vuruyor...
‘Asimetrik askeri talimat’lar verip duruyor!..
Bu manzara karşısında insanın ‘Allah’tan şartların filizlenme, yeşerme ve olgunlaşma dönemi bitmiştir!..’ diyesi geliyor..
...
Gelelim bir de şu halkla paylaşılacak bilgilere..
Başbuğ ‘sabrımız taşarsa elimizdeki pek çok bilgiyi açıklarız’ diyor..
Peki Genekurmay’ın sabrı nasıl taşar?
Başbuğ’un verdiği tepkilerden bunu anlamak çok kolay..
Darbe planlarını ifşa etmek, Kafes’i, Balyoz’u konuşmak.. Islak imzadan söz etmek.. Cuntacıların üzerine gitmek..
Sabrı taşıracak olan şeyler bunlar..
Yani kısaca asimetrik psikolojik harekat!..
Peki Başbuğ elindeki o pek çok belgeyi açıklamak için neden sabrının taşmasını bekliyor..
Başbuğ’un açıklaması gerekiyor..
Başbuğ’un elinde ‘Ayışığı, Sarıkız, Eldiven, Yakamoz’ darbe planlarının ‘fasarya’ olduğuna dair bir delil var mı?
Yoksa Ergenekon’un aslında Zimbabwe kökenli bir örgüt olduğunu gösterir belge mi var Genelkurmay’da?
Gömülen o Law’ların ‘boru’, cephaneliklerin ‘çatapat’ olduğunu ispatlar bir bilgi mi var?!‘
Adli Tıp Kurumu’nun imza Dursun Çiçek’e aittir dediği belgenin sahte olduğunu gösterir ‘kozmik’ bir kağıt parçası mı var?
Balyoz’un rutin bir plan semineri olduğuna dair orjinal dosyalar elinizde mi?...
Onca dava, onca soruşturma, onca bilgi, belge, ses kaydı, silah, mühimmat var.. Cuntacılar, çeteciler yargılanıyor..
Bunların hepsi palavra mı?
Bu davalara bakan savcılar hakimler yurtdışından ülkemize giren casuslar mı?
Ordunun elinde bunlarla ilgili belge var mı?..
Varsa göstereceksiniz..
İspatlayacaksınız ki biz de apışıp kalalım..
Yoksa eğer, susacaksınız..
‘İyi çocukların’ yargılanma sürecinde yargıya yardımcı olacaksınız..
‘Sabrım taşarsa açıklarım’ ne demek yahu?..
Halkın bazı gerçekleri görebilmesi için Genelkurmay’ın sabrının taşması mı gerekiyor?
TSK’yı temize çıkaracak o belgeler ortaya çıkarsa kim yıpranır, kim zarar görebilir? Onu da açıklayın..
Ne yani, o belgeler TSK düşmanlarını korumak için mi gizli tutuluyor?!.. Buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
İşte bu yüzden sabrın taşmasını bekliyorum ben..
Zira eşeği aramaya hiç niyetim yok..
Dolayısıyla ‘diğer yanımın’ sesine kulak veriyorum..
Hangi yanım mı?
Tabii ki ‘yandaş’ yanım!!!..
Hoca ‘ahâli’yi toplar ve şöyle der; ‘Tez eşeğimi bulun. Eğer eşeğimi bulup getirmezseniz, ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum.. Görürsünüz!..’
Bunun üzerine ahâli telaşa kapılır.. Herkes Nasrettin Hoca’nın eşeğini arar. Sonunda bulup Hoca’ya getirirler..
Lakin sormadan da edemezler..
Derler ki Hoca’ya: “Eşeğimi bulup getirmezseniz, ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum.. Görürsünüz!..’ dedin bizi tehdit ettin.. Sahi, eşeği bulup getirmeseydik ne yapacaktın Hoca? Çok merak ettik doğrusu..”
Hoca cevap verir; ‘N’olucak canım.. Tabii ki yeni bir eşek alacaktım!..’
Geçtiğimiz günlerde Başbuğ da bir uyarıda bulundu..
‘Daha fazla üzerimize gelmeyin, sabrımızı taşırmayın..’ dedi bizim ahâliye!.. (‘Bizim ahâli’den kasıt ‘asimetrik mahalle’!..)
Bunun üzerine Fatih Altaylı sordu; ‘Sabrınız taşarsa ne olur ?’
Başbuğ da cevap verdi; ‘Hakkımızı ararız.. Hukuk yoluna gideriz.. Elimizde pek çok bilgi var, onları halkla paylaşırız..’
Aman ne iyi!..
Boşuna telaşa kapılmışız yahu!..
Başbuğ hukuka gidecek.. Üstelik elinde pek çok bilgi var. Onları kamuoyuyla paylaşacak..
İşte ‘asimetrik psikolojik harekatın’ faydaları!.. Demek ki bizim bilmediğimiz bazı gerçekler ortaya çıkacak bu sayede..
...
Bir yanım şöyle diyor;
Başbuğ iki tarafı da idare etmek zorunda.
Bu saatten sonra iktidarı baskı altına alıp sindirmek, susturmak mümkün değil..
Emekli ve muvazzaf onca subay cuntacılıktan, faili meçhul cinayetten, çetecilikten, suikasttan yargılanıyor..
Elde onca bilgi ve belge.. Yargı süreci devam ediyor.. TSK’yı cuntacılardan temizlemenin tam zamanı..
Lakin içeride, mebzul miktarda rahatsız subay mevcut..
Demem o ki, hem içerideki ‘rahatsızları’ rahatsız etmeyecek, yani arada bir asimetrik çıkışlar yaparak onların gazını alacak, hem de hukuka saygılı kalacak, cuntacı temizliğine yardımcı olacak..
Görev süresinin bitmesine de şunun şurasında 6 ay kalmış..
Yani çok zor bir durum..
Velhasıl Başbuğ’un da ‘Karargâh’ta Sefertası Dönemi’ başlamıştır.. Anlayış göstermek lazım..
Diğer yanım ise şöyle diyor;
Başbuğ alenen cuntacılara ‘iyi çocuk’ muamelesi yapıyor.. Darbe planlarını görmezden geliyor..
Cuntacılara hesap sormak yerine, cuntacıları deşifre edenlerin peşine düşüyor..
TSK yıpranmasın diye (!), kâh parmağını sallıyor, kâh yumruğunu masaya vuruyor...
‘Asimetrik askeri talimat’lar verip duruyor!..
Bu manzara karşısında insanın ‘Allah’tan şartların filizlenme, yeşerme ve olgunlaşma dönemi bitmiştir!..’ diyesi geliyor..
...
Gelelim bir de şu halkla paylaşılacak bilgilere..
Başbuğ ‘sabrımız taşarsa elimizdeki pek çok bilgiyi açıklarız’ diyor..
Peki Genekurmay’ın sabrı nasıl taşar?
Başbuğ’un verdiği tepkilerden bunu anlamak çok kolay..
Darbe planlarını ifşa etmek, Kafes’i, Balyoz’u konuşmak.. Islak imzadan söz etmek.. Cuntacıların üzerine gitmek..
Sabrı taşıracak olan şeyler bunlar..
Yani kısaca asimetrik psikolojik harekat!..
Peki Başbuğ elindeki o pek çok belgeyi açıklamak için neden sabrının taşmasını bekliyor..
Başbuğ’un açıklaması gerekiyor..
Başbuğ’un elinde ‘Ayışığı, Sarıkız, Eldiven, Yakamoz’ darbe planlarının ‘fasarya’ olduğuna dair bir delil var mı?
Yoksa Ergenekon’un aslında Zimbabwe kökenli bir örgüt olduğunu gösterir belge mi var Genelkurmay’da?
Gömülen o Law’ların ‘boru’, cephaneliklerin ‘çatapat’ olduğunu ispatlar bir bilgi mi var?!‘
Adli Tıp Kurumu’nun imza Dursun Çiçek’e aittir dediği belgenin sahte olduğunu gösterir ‘kozmik’ bir kağıt parçası mı var?
Balyoz’un rutin bir plan semineri olduğuna dair orjinal dosyalar elinizde mi?...
Onca dava, onca soruşturma, onca bilgi, belge, ses kaydı, silah, mühimmat var.. Cuntacılar, çeteciler yargılanıyor..
Bunların hepsi palavra mı?
Bu davalara bakan savcılar hakimler yurtdışından ülkemize giren casuslar mı?
Ordunun elinde bunlarla ilgili belge var mı?..
Varsa göstereceksiniz..
İspatlayacaksınız ki biz de apışıp kalalım..
Yoksa eğer, susacaksınız..
‘İyi çocukların’ yargılanma sürecinde yargıya yardımcı olacaksınız..
‘Sabrım taşarsa açıklarım’ ne demek yahu?..
Halkın bazı gerçekleri görebilmesi için Genelkurmay’ın sabrının taşması mı gerekiyor?
TSK’yı temize çıkaracak o belgeler ortaya çıkarsa kim yıpranır, kim zarar görebilir? Onu da açıklayın..
Ne yani, o belgeler TSK düşmanlarını korumak için mi gizli tutuluyor?!.. Buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
İşte bu yüzden sabrın taşmasını bekliyorum ben..
Zira eşeği aramaya hiç niyetim yok..
Dolayısıyla ‘diğer yanımın’ sesine kulak veriyorum..
Hangi yanım mı?
Tabii ki ‘yandaş’ yanım!!!..